Bugun sizlerle geleceğin teknolojik mesleklerini inceleyeceğiz. Yazılım ve internet teknolojileri ve bunlara dayalı olarak gelişen çeşitli otomasyon teknolojileri son 10-20 yıl içinde tüm dünyada insanların hayatını, insanlık tarihinde belki de hiçbir değişimin dönüştürmediği bir biçimde ve ölçüde dönüşüme uğrattı.
İnternet iletişimi kişisel ve toplumsal hayatların her alanında son derece etkili bir hale gelirken çok çeşitli alanlarda işlerin yapılış şekli, hızı ve etkinliği üzerinde de büyük değişimler oldu. Hayatın her alanında yaşanan bu büyük değişimlere neden oldu. Hayatın her alanında işlerin yapılış şekli, hızı ve etkinliği üzerinde de büyük değişimlere neden oldu.
Hayatın her alanında yaşanan bu büyük değişimlerin çok yakın bir gelecekte işler ve meslekler konusunda da şu anda çoğumuzun pek de farkında olmadığı büyük ve hızlı bir dönüşümü beraberinde getireceği, bu konuda çalışan araştırmacıların ve uzmanların ortak öngörüsü. Üstelik beraberinde getireceği, bu konuda çalışan araştırmacıların ve uzmanların ortak öngörüsü.
Böylesi bir revizasyonun insan hayatının bütününü etkilemesi tahmin edildiği gibi ve yine insan hayatının her alanına bağlı olacağı da ortadadır.
Böylelikle hem toplumların hem de devletler başta olmak üzere kurumların insanlığı bekleyen bu dönüşümün farkında olması ve daha da önemlisi bu dönüşüme hazırlanması çok önemlidir.
Bu yüzden de bu konu ulusal ve uluslararası düzeylerde çeşitli platformlarda giderek daha çok gündeme geliyor.
Konuyla ilgili araştırmalar yapılıyor, kitaplar yazılıyor, çalıştaylar ve konferanslar düzenleniyor ve raporları hazırlanıyor.
Biz de bu önemli konuyu ülkemiz özelinde ele alan, McKinsey&Company Türkiye’nin hazırladığı çok değerli bir kaynak olan “işimizin geleceği” raporunu sizlere sunmak istedir.
Mesleklerin Geleceği isimli kitaplarında Richard Susskind ve Daniel Susskind işlerde ve mesleklerde beklenen bu köklü değişime ilişkin temel bir soru açıklıyor: uzmanlıklar toplum içinde ne şekilde paylaşılıyor?
Baba-oğul Susskind’ler, artık geçmişte kalan “basılı mazlemelere dayalı endüstriyel toplum” da uzmanlığım paylaşılmasında mesleklerin merkezi bir rol oynadığına spot ışıklarını dikerek günümüzün “teknoloji temelli internet toplumundan ise kendi kendilerine çalıştıracağı gün geçtikçe daha fazla özellikleri katılan makinelerin, tarihsel olarak mesleklerin tekelinde bulunan pek çok görevi üstleneceğini öngörüyor.
Toplum içinde uzmanlığını üretme ve yayma biçimlerinde kademeli bir dönüşüm olacağını ve bunun nihayet geleneksel meslekleri ortadan kaldıracağı öngörüsünde bulunuyor.
Gerçekten de bu konuda farklın uzmanların yaptığı tüm öngörülerin işaret ettiği en önemli nokta geleceğin mesleklerinin geleneksel meslek algımızdan çok farklı bir doğaya sahip olacağı. Görünen o ki sadece mesleklerin içerikleri, sınırları ve icra edilme biçimleri değişmekle kalmayacak iş yaşantıları ile iş kavramı da kapsamlı ve kökten bir dönüşüme uğrayacak.
İçerik Konuları
2020 başında otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerle gelen verimlilik artışının Türkiye’deki etkisinin farklı sektörler ve meslekler açısından incelendiği “işimizin geleceği: Dijital Çağda Türkiye’nin yetenek dönüşümü” adlı bir rapor yayınlandı. Raporda bireyleri ve kurumları yeni dünyaya hazırlamaya yönelik dönüştürülmesine ilişkin ortaya çıkabilecek fırsatlar ve üstesinden gelinmesi gereken zorluklar verilerle destekli bir şekilde ortaya konuyor 2030 yılına kadar otomasyon ve verimlilik artışının ülkeye sağlayacağı faydalara ışık tutması beklentisi ile yayımlanan rapor, covid-19 pandeminin başlamadan kısa bir süre önce hazırlanıp yayımlandığı için pandemini ekonomideki ve iş hayatındaki etkilerini içermiyor.
Ancak dijital teknolojilerin ve otomasyonun meslekler ve işler üzerindeki etkilerini inceleyen pandemi sonrası pek çok araştırma ve raporda, pandemiden kaynaklı değişimlerin, yazımızın başında sözünü ettiğimiz ve McKinsey&Company Türkiye raporunda ülkemiz özelinde irdelenen dönüşümü hızlandırıcı yönde etki gösterdiği ve vurgulandığı için bu rapordaki verilerin ve öngörülerin yine de faydalı ve ufuk açıcı olacağını düşünüyoruz.
Raporun temel bulgusunu baştan özetlemek gerekirse, Türkiye’de yürütülen işlerde 2030’a kadarki dönem içinde, sektörden sektöre önemli farklılıklar görülmek kaydıyla ciddi bir otomasyon ve buna bağlı bir verimlilik artışı potansiyeli bulunuyor. Bu potansiyelin gerçekleşmesi önemli sayıda işin ortadan kalkması ya da nitelik değiştirmesi ve yine önemli sayıda işin ortadan kalkması ya da nitelik değiştirmesi ve yine önemli sayıda yeni işin orta çıkması anlamın geliyor. Bu ise önemli sayıda çalışanın yetkinlikler kazanmasını ve yetkinliklerle donanmasını gerektirecek.
Raporda toplamda bir ilerleme ve büyüme gerektirecek olan yetenek dönüşümü için ortak bir odak noktası oluşturulması ve toplu bir odak noktası oluşturulması ve toplu bir hareket başlatılması gerektiği şirketler, birlikler, kamu kurumları, eğitim kurumları, tüm paydaşların gerekli inisiyatifleri almalarının bu dönüşümün başarısı için büyük önem taşıdığı vurgulanıyor.
Rapora göre dünya genelinde de mevcut teknolojiler işlerin %50’sinin otomasyonla yapılmasına imkân sağlayacak nite kilde. Türkiye’de mevcut teknolojilerle her 10 meslekten 6’sı %30 oranında otomatize edilebilir durumda. Rapordaki analizler, 2030 yılına kadar Türkiye genelinde ortalama %35 bir otomasyon seviyesine ulaşılacağı temel alınarak gerçekleştirişmiş.
Otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin sağlayacağı ekonomik fayda ve sosyal değişimlerin birçok sektörde işleri dönüştürerek daha çok sayıda yeni iş ortaya çıkarması bekleniyor. Otomasyon ve dijitalleşmenin etkisiyle 2030 yılına kadar 7,6 milyon işin ortadan kalkma ihtimali bulunuyor.
Dijitalleşmenin getireceği verimlilik ve ekonomik büyüme üzerindeki etkiler ve sosyal değişimler ile birlikte 2030 yılına kadar 8,9 milyon yeni iş oluşabileceği öngörülüyor. Buna ek olarak, başta teknolojiyle ilgili alanlar olmak üzere şu anda mevcut olmayan mesleklerde tamamı yeni 1,8 milyon iş oluşturulabileceği görülüyor. Örneğin, dijital hizmet tasarımları, sürdürülebilir enerji uzmanları, siber güvenlik uzmanları ve yapay zekâ destekli sağlık bakım teknisyenleri gibi yeni rollerin oluşması bekleniyor.
Bu değişimi gerçekleştirebilmek için Türkiye’de iş gücünde bulunan 21,1 milyon kişinin mevcut mesleğine devam ederken teknolojiden yararlanarak yetkinliklerini geliştirmesi gerekecek. Bu kişilere ek olarak halihazırla yaptıkları iş başka bir işe dönüşeceği için yeni yetkinlikleri kazanması tahminen 5,6 milyon çalışan ya da meslek değiştirmesi tahminen 2 milyon çalışan gereken toplam 7,6 milyon çalışan üzerinden etkisinin daha fazla olması bekleniyor. Ayrıca iş gücüne katılacak 7,7 milyon çalışanın gerekli güncel yetkinliklerle donanımlı olması gerekiyor.
Türkiye’de bu dönüşüm hesaba katılmadan 2030 yılında yaklaşık 33,3 milyonluk bir iş hüve ihtiyacı olması öngörülüyor. Bu dönüşümlere bağlı olarak 2030 yılına kadar 3,1 milyon net iş artışı potansiyeli mevcut ve toplam 36,4 milyonluk bir iş gücü ihtiyacı oluşması bekleniyor.
Sektör bazından bakıştığında ise artışların daha çok hizmet sektörlerinde perakende atış, servis, sağlık, bakım hizmetleri ile yeme-içme ve konaklama olacağı öngörülüyor.
Meslek gruplarında da benzer bir sonuç ortaya çıkıyor. Müşteri işe etkileşim gerektiren ve bakım hizmeti verenlerin sayısında artış olacak. İş gücü ihtiyacının da daha fazla artması beklenen hizmet sektörlerinden perakende satış ve servis sektöründe %30’luk bir artış bekleniyor. Sağlık bakım hizmetlerinin %40, yeme içme ve konaklama sektörünün ise yaklaşık %20 büyümesi öngörülüyor
Gelecekteki yetkinlikler beş kategori altında inceleniyor: fiziksel yetkinlikler, temel yetkinlikler, ileri seviye bilişsel yetkinlikler, sosyal yetkinlikler ve teknolojik yetkinlikler.
Türkiye’deki çoğu sektörde en çok teknolojik yetkinlikler ve sosyal yetkinliklere olan ihtiyacın artması bekleniyor. Öte yandan veri girişi ve ekipman işletme kullanma gibi yetkinliklerde otomasyon kullanımı daha kolay olduğu için temel yetkinlikler ve fiziksel yetkinliklerin çoğu sektörde azalacağı tahmin ediliyor.
2030 yılında, öngörülen yetenek dönüşümü gerçekleştiği takdirde, en büyük yetkinlik değişiminin %63 oranı ile teknolojik yetkinliklerde gerçekleşmesi bekleniyor. Sosyal yetkinliklerde %22 oranında ileri seviye bilişsel yetkinliklerde %7 lik bit artış beklenirken, temel yetkinliklerin, sırasıyla %10 ve %8 oranında daha az kullanılması öngörülüyor.